18 Ocak 2010 Pazartesi

Zülfü Livaneli: ‘Acaba’sı olmayan insanların rahatlığı

‘Acaba’sı olmayan insanların rahatlığı
Büyük Montaigne “Bana doğru gibi gelen hiçbir fikir yoktur ki aynı zamanda yanlış gibi de gelmesin” demişti.

Çok doğru bir sözdür bu.

Tabii üstadın kuralına uyarak yanlış olmasını da hesaba katmak gerekiyor.



***


Her insanın doğruları; bakış açılarına, kavrama ve bilgi düzeyinin gelişmesine, önyargılardan kurtulmasına bağlı olarak değişir.

Tepkisel doğrular zamanla yerini analitik doğrulara bırakır.

Ama Montaigne üstadın beş yüz yıl önce söylediği gibi düşünen insan, her şeye kuşkuyla yaklaşmalıdır.

Düşünmenin temel ahlaki ilkesi sık sık “Acaba?” sorusunu sormaktır.

Çünkü her sübjektif doğrunun gerisinde gölgeli, kuşkulu bir alan mevcuttur.

Bu dünyada gördüğümüz her şey, gazeteci kamplaşmasındaki kadar basit, doğrudan ve kolay kavranılabilir değildir.

Akıllı insanlar sürekli olarak kendi vicdanlarıyla ve yargılarıyla hesaplaşırlar.

Mediokr yani benim pek sevdiğim bir deyimle “orta zekâlı” olanlar ise hiçbir şeyi sorgulamazlar.

Onlar düşünür değil, düşünce ve ideoloji militanlarıdır.

Orta zekâlılara göre dünya basittir, hiçbir karmaşıklığı yoktur. Her şey siyah-beyaz netliğindedir.

Bir taraf yüzde yüz haklı, öteki taraf yüzde yüz haksızdır.

Bazen içinde bulundukları safları değiştirir, tam karşı safa geçerler ama dünyayı basit ve mutlak görme alışkanlıkları değişmez.

Olaylar yine siyah ve beyazdan ibarettir, sadece siyahla beyazın yeri değişmiştir.

Bir dönem proletarya diktatörlüğü diye tutturur, bu konuda hiçbir eleştiri ya da sorgulama duymak istemeyecek kadar militan kesilirler.

Sonra tam karşı safa geçip “Kahrolsun sol” diye haykırırlar ama bu konuda da hiçbir iç hesaplaşma ya da sorgulama ihtiyacı duymazlar.

Bir dönem darbeden başka bir çare görmeyip askerci olurlar, sonra tam tersi safa geçip “Kahrolsun asker, yaşasın dinci hareket” diye borazan çalarlar.

Ve bu zıt değerleri militanca savunurken hiç kuşku duymazlar.

Dedim ya “Acaba?”sı olmayan insanlar için bu dünyada hiçbir gizem yoktur.

Ne doğum, ne ölüm, ne aşk, ne inanç, ne insan ruhunun karmaşıklığı.

Onlar her şeyi bilirler.

Bilmeyenler ise Montaigne, Dostoyevski, Einstein, Nietzche, İbn Rüşd gibi kafası karışık insanlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder